Yolda, beat kuşağını en iyi anlatan eser olarak edebiyat
tarihinde yer edinmiştir. Bazılarınız beat kuşağını bilmiyor olabilir.
Öncelikle biraz bundan bahsedelim. Beat Kuşağı New York’ta
bir araya gelen ve daha sonra batı yakası kardeşliğine katılan bir grup
Amerikan şairleri ve yazarlarından oluşmuştur. Bu hareket 1950 ve 60’lı
yıllarda belirgin hale gelmiştir. Beat Kuşağı doğaçlama, tutkulu diyalog, açık
cinsellik ve uyuşturucu deneyimleriyle ilgilenmiştir. 1950'li yıllarda
konformist bir hayatı yücelten ABD toplumunun değerlerine karşı olan bu
yazarların en önemlilerinden biri olarak kabul edilen Jack Kerouac
aynı zamanda "Beat Kuşağı" terimini de öneren ilk isimdir.
Beat kuşağı yazarları yazmak istediklerini o kadar açık bir
şekilde anlattıklarından dolayı kitapları büyük oranda sansürledikten sonra
yayınlanabildi. Yolda’da bu sansürden çok etkilenmiştir. Bu yüzden eğer
olanağınız varsa İngilizcesini okumanızı tavsiye ederim. Çünkü kitap Türkçe’ye
çevrilirken de sansüre maruz kalmıştır.
Kitabı okurken satır aralarında birçok blues sanatçısı ile
tanışacaksınız. Bu sanatçıların kitapta geçen şarkılarını dinlemenizi de kesinlikle
tavsiye ediyorum. Tüm o sanatçıları Youtube’da bulup dinlemek bana çok keyif
vermişti doğrusu. Ayrıca bu yönü ile Yolda’ya benzeyen başka bir kitapta
hatırlayamıyorum.
Gelelim şimdi ‘Yolda’ filmine. Jack Kerouac’ın ‘Yolda’
kitabı sinemaya uyarlanması en zor edebi yapıtlardan biri olarak anılıyordu.
Ama kitap basıldıktan yarım asır sonra bu işe soyunan kişi, Motosiklet
Günlüğü’nün yönetmeni Walter Salles olunca içim biraz rahatlamıştı. İzlemeye
başladıktan sonra ise kaygım yerini güvenli bir tatmine bıraktı. Evet, Salles
gerçekten de kitabın ruhunu yakalayıp en iyi şekilde beyaz perdeye aktarmıştı.
Bunda oyuncuların etkisi de önemliydi. Salles bu ruhu hepsine enjekte edip çok
iyi bir iş çıkardı bence.
Sam Riley, Kristen Stewart ve Garrett Hedlund (Soldan sağa) |
Walter Salles ve Kristen Stewart Cannes Film Festivalinde |
Garrett Hedlund, asi Dean Moriarty rolüne ‘cuk’ diye
oturmuştu. Filmin en büyük sürprizi ise Kristen Stewart’tı. Twilight’ın Bella’sı
olarak tanıdığımız Stewart, bu filmde üzerindeki tüm kalıpları yıkıp tamamen
yepyeni birine dönüşmüş. Ve bence filmin oyunculuk olarak en tatmin edici
performansı da Kristen’dan geldi. Sam Riley ise Sal Paradise’ın namı diğer Jack
Kerouac’ın duygularını en çarpıcı şekilde ekrana taşımış.
Eğer siz de hayatınızı sorgulamak istiyorsanız Yolda size
çok büyük bir fırsat verecek. Bu kitap günümüz deli dolu, maceraperest
insanlarına gelsin…
“Birisi Amerika kıtasını bir tilt makinesi gibi bir tarafa devirmiş
ve bütün enayiler yuvarlanarak güneybatı köşesindeki Los Angeles'e gelmişti.” (Kitaptan)
“Benim için insanlar sadece deli olanlardan ibaret; yaşamak
için, konuşmak için, kurtarılmak için deli olanlardan...” (Filmden)